6 Eylül 2021 Pazartesi

"anlatmam derdimi dertsiz insana"

 

Dünyaya gelirken sırtımıza sardığımız ten gömleği; renk renk, kimi bir mevsimlik kimi ömürlük dertlerle bezenmiştir ezelde. Her ne kadar gün gelip unutulanı yahut kuşlar gibi uçup gideni varsa da nafiledir bir âh ile cümlesinden sıyrılıp yaşamaya devam etmek bütün dertlerin. Nafiledir dertsiz bir mekan, dertsiz bir gün aramak yeryüzünde. Nafiledir derdimizi dökecek bir kör kuyu, azıtacak bir dağ başı arayışımız. Ayaklarımız bağlı, dilimiz suskun, ruhumuz perişan yürürüz dünya üzerinde sırtımızda dert heybesi. Derdin birini döksek bu heybeden, yol üzerinde bir köprüden ırmağa, gelir başkası doldurur yerini. Sabrın demirden çarığı delinir, şükrün demirden asası eskir de elimizde, dert azalmaz, dert bitmez. Dünyaya gelirken bir dertle gözlerimizi açarız lakin dertlerle kapatırız gözlerimizi dünyadan giderken.

Dert, tek heceli olsa da belki de türlü türlü olduğundan derdin tek tarife sığmaz manası. Ömürlere dar gelen bir kelimenin elbette yer almaz tam karşılığı lügatlerde de. Dert değildir asılında konuşulan, söylenen; derdin gölgesidir dertleşsek de geceler boyu dostla, yarenle. Derdin yanlız adıdır dolaşan şiirlerde, türkülerde. Dertleşsek de dilsiz geceyle, seherle; kimi dertler yâd edildikçe yayılır kalbin vadilerinde.

Hep özlediğimiz, dertsiz günler olarak andığımız çocukluğumuzun, deli ırmak gençliğimizin, hayatın kıyısında yürüdüğümüz öğrencilik yahut ilk gençlik yıllarımızın dertleri unutulsa da zamanla, aşı izi gibi kalır kalbimizin bir kenarında. Nefes alıp verdikçe ardı arkası kesilmez dert sağanağının sadece büyüdüğümüz için bazı dertler, dertten sayılamayacak kadar küçülür dünyamızda.

Dert bir denizdir bu âlemi seyrederken içinde çırpındığımız ve bu denizin dalgalarıdır gam, keder, hüzün, elem, acı, hasret, sevda, yoksulluk, hastalık, ayrılık... Tadı acı, katlanması zor olsa da dert bir iksirdir bizi taşıyan varlığa yahut yokluğa.

Ko ağyârı gel ehl-i derd ile yâr olmak istersen

Cefâ çek aşk ile yâr-ı vefâdâr olmak istersen

(Usûlî)

Dert, gecedir bütün renkleri silen;  dert, gecedir karanlıkların annesi ve dert müjdecisi sonsuz aydınlığın. Dert kuyudur Yusuf'un kendi hakikatiyle baş başa kaldığı. Dert uzlettir Meryem'in sınandığı. Derttir bülbüle içli şarkılar veren, güle güzellik. Mumu eriten de derttir, pervaneyi onun etrafında divane eden de. Mecnun'u çöle, Ferhat'ı dağlara süren de derttir; Kerem'i küle çeviren de.

Derttir kuzuları koyunların ardında dolaştıran, dumanı dağların başına saran. Derttir arıyı çiçek çiçek dolaştıran, karıncaları telaşlı kılan. Derttir kilimlere düşen rengarenk desenler anaların kirkitinden. Derttir; yazarı kalemle yoldaş eden, bestekarın kalbine nağmeler serpen, şairin ruhuna ilham üfleyen.

Derdimiz her ne ise ancak o kadar varız dünyada. Dert yalnız bizim değil her şeyin varlığını resmeden hakikattir kainatta. Dert etmeyenin, derdi olmayanın varlığı da yoktur aslında.

Zannedilenin aksine neşeyi değil derdi söyler serçeler her sabah, her akşam. Derttir diyar diyar gezdiren göçmen kuşları. Yağmur derdinden atar kendini toprağın bağrına, bulutlar dertle arşınlar gökyüzünü her mevsim. Rüzgarın uğultusu, suyun şırıltısı, göğün gürültüsü derttendir aslında. Lale dertle büker boynunu, sümbül dertle dizer yapraklarını, ağaç dertle yürür meyveye.

Bir derdin esiri olmayan, boyasıyla boyanmayan, katlanmayan bir derdin zahmetine, bilemez dermanın kıymetini, giremez dermanın gülistanına. Dert mazlumun dilinde duadır dervişin gönlünde bahar.

Ehl-i derd ol, ehl-i derd ol, ehl-i derd ol, ehl-i derd

(Usûlî)

Dert etmeden açılmaz önünde durduğumuz hiç bir kapı. Dert etmeden varılmaz bitmez sandığımız yolun sonuna. Derdimizi unuttuğumuzda, unutmaya çalıştığımızda dünya çölünün serabıdır bizi çağıran kendisine.  Geceyi dert etmeyene seher, kışı dert etmeyene bahar uğramaz. Su nasıl şekil verirse çakıl taşlarına, dertler de öyle şekillendirir uğradığı, misafir olduğu kalbi ve işler o kalbin en kuytu köşelerine acziyeti, sabrı, sessizliği.

Bilsek de her derdin bir dermanı olduğunu, bilsek de hiçbir derdin sonsuza kadar sırtımızda kalmayacağını, bilsek de yarasız ağaç dertsiz baş bulunmayacağını yine de süzülür kimi zaman yanağımızdan birkaç damla yaş, yine de akseder yüzümüze biçareliğin durgunluğu. Yalnızca gözleri, yüzü değildir dert ehlini ele veren. Yürüyüşünden, duruşundan, sesinden, nefes alışından dahi ağır bir hüzün sızar dert sahibinin. Dert nasıl elvan elvan ise dertliler de türlü türlüdür. Bazıları dertsiz hayat düşüyle tüketir bütün ömür sermayesini sayısız dertler içinde, bazıları severek derdini bir derde yâr olur. Kimileri şikayet eder dermansızlığından derdinin, kimileri dermanı dertte bulur.

Tıpkı insanın dünyada misafir olduğu gibi büyük ya da küçük dert, dertler de misafiridir insanın son nefesine kadar. Renk renk, kimi bir mevsimlik kimi ömürlük dertlerle donatılmış ten gömleğini çıkarıp üzerimizden dönerken dünyadan ; anlarız dermanın dert, derdin derman olduğunu ve vedalaşırız bütün yüküyle ömrümüzün, kalbimizin.

Satıp dermânını derd al melâmet şehri içinde

Deli gönlüm gibi rüsvây-ı bâzâr olmak istersen

(Usûlî)

Geçecek sandın, geçmedi. Uçup gidecek sandın, biri gittiyse birkaçı yeniden geldi dayandı kapılarına kalp şehrinin. Kapıları kapadın, pencerelere perde çektin en uzağına gittin içindeki ülkenin. Kurtulamadın.

Kaç geceyi uykusuz geçirdin, kaç gündüzü geceye kederle bağladın. Kalmadı farkı geceyle gündüzün, baharla güzün. İçindeki yükü, ruhundaki ağırlığı taşımaktan yoruldu kalbin, ayakların. Kaç kez bulutlansa da gözlerin, ağlayamadın. Yorgun bakışların her gün biraz daha boşluğa, ötelere yöneliyor. Konuşan sen değilsin, işiten sen değil. Bir kuş sesi duysan belli belirsiz, kalbine çarpıyor kanatları. Bir boynu bükük çiçek görsen ruhunda yankılanıyor feryadı. Hiçbir şemsiye, çatı altı korumuyor ansızın gelen yağmurlardan gövdeni. Hiç bir mevsim geçmiyor titremesi kalbinin.

Duldan yok sığınacak hiçbir rüzgarda.

Işıltılı cümleler uğramaz oldu sessiz bahçene. Anlatsan dilin yorgun, kelimelerin kırgın içinle konuşmaktan, söylesen tarifi yok lügatlerde halinin. Ruhunun aynasından siliniyor her gün biraz daha suretin. Gölgen bile taşıyamaz oldu derdini. Derdinlesin, derdin sensin.

yaz 2021