şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Nisan 2024 Pazar

son sayfa


yağmura tutunarak uyuyan bir gecenin
rüyası şimdi kalbim kimsenin görmediği
bakışınla yeşerip sararan ümitlerin
ister çöz ister çözme boynundaki ilmeği

adım hiç yazılmış yüzündeki aynaya
yaşadığım her şeyin en son sayfası yırtık
beni burda bırakıp dönebilirsin dünya
yanında yürüyecek gücüm kalmadı artık


bahar, 2024

kuyu

kendine kapanmış gül kadar yorgun
bir aynaya döndü yüzünü kalbim
yıkık köprülerin altında durgun
yönünü unutmuş nehir gibiyim

mazi kör kuyuda suyun yankısı
melale dolanan suskun sarmaşık 
mahzun serçelerin yitik şarkısı 
bütün sabahlardan silindi artık 

anlattığım bütün yağmurlar bitti
beni bıraktığım sessiz kıyıya
elimde kanıyor her kuşluk vakti 
yanlış ezberlenmiş o mahcup dua


bahar, 2024

duvar



bir düşe uzanıp kayarken yana
sensizliğe değdi ruhumun eli
ne kadar dursak da yağmur altında 
değiliz biz artık eskisi gibi

belki kanatları kırık kapının 
sözcüklerden kaçan hikayesiyiz
ayrı defterlerde yarım ve dargın 
dilsiz şiirlerin anısıyız biz

kuytusunda kaldık birden zamansız
umuduna küskün ayrılıkların
iki yana düşmüş iki taşıyız
rüzgarın yıktığı yorgun duvarın

bahar, 2024

13 Mart 2024 Çarşamba

gölge

az önce yanındaydım sessizce ağlıyordu
üzerine eğilmiş sisli hatırların
eşiğine galiba bir şeyler yazıyordu
ayağına bağlanmış o karanlık zamanın

az önce yanındaydım dua eder gibiydi
sözcüklerin üstüne basmadan yürüyordu
yüzünden yeryüzüne dökülen sözcükleri
toplarken ellerinde ölüm görünüyordu

çağırmadı ben gittim yanındaydım az önce
üzmemek istiyordu tutunduğu duvarı
söylemedim gölgeme belki incinir diye
bulutların yağmurdan sakladığı duayı

güz, 2023

3 Aralık 2023 Pazar


bahçe

kendinin duldasına sığınan serçelerden
ben bir yanlış nakıştım işlenmiş yastığına
varlığımın bahtına çizdiği acı desen
bu kırık pencerede hatıra kalsın sana

neydim bu hikâyede yakup mu yusuf muydum
dağ mıydım ferhat mıydım neydim bu hikâyede
intizarın elinde titreyen her umudum
şimdi ıssız bir mezar bu çiçeksiz bahçede

ağaçları çürümüş karanlık ormanlardan
yalnız korku taşıdım açılmayan kapıya
uykusunda ağlayan bir ağaca sarılan
rüzgâr neyi bilir ki ıslaklığından başka

güz, 2023

28 Temmuz 2022 Perşembe

türbe

beni öyle hatırla bitmeyen bir hazanla

ilmihallerin eksik sayfaları kalbimle

kurudukça kendine ufanan toprak gibi

dağılıyor içime kanayan bu hikaye


gölgesiyle konuşan sessiz bir menekşenin

rüyalarında kaldı gözlerimdeki acı

kuşların göçtüğünü söyleme incinmesin

hastane önündeki umudumun ağacı


kendi kendime düştüm hiçliğin bahçesine

oyundan çıkarılmış mahzun bir çocuk gibi

beni böyle hatırla yarısı yok yüzümle

yokluğuna açarken hayatın türbesini

yaz, 2022





29 Kasım 2021 Pazartesi

nöbet

 bir beşiktim saklanan sesinin gölgesinde

yazgısıyla körebe oynayan bir çocuktum

yosunlanmış su gibi kıyında dilsiz mahzun

yürümeyi unuttum konuşmayı unuttum


bir geceydim sabaha er geç yenik düşecek

yüzünle kanattığım çıkmaz düşlerden yorgun

aldığım her bir nefes içimde ilmek ilmek

acısını işledi gelmeyen yolculuğun


bir ağrıydım yazgında sözcüklerle dağlanan

yurdunda mahsur kalan kanatsız göçebeydim

paslanmış saatlerle gözlerime bağlanan

çoktan geride kalmış yarınları bekledim


kırılmış uykulara tüneyen yokluğunu

ürkütüyor karanlık şimdi dönsem ne yana

çiçeğine darılan iğde suskunluğunu

bu hazin mesnevide büyütmek düştü bana

2021






1 Ağustos 2021 Pazar

dünya

 hüseyn kaya

yine de bakıyorsun içine gözlerimin
bakar gibi perdeli bir camın arkasına
oysa çoktan kayboldum içinde bu gölgenin
ve karıştı ruhumun beyazı karasına

üzerinde yürümek bir kalbin nasıl da zor
söyleyemem efendim bunu ben başkasına
usul usul bir serçe ölüsüne dönüyor
sesine tutunmasam dünya avuçlarımda


2015

20 Kasım 2020 Cuma

gazel

 ne tadı kaldı hayatın ne sensiz zaman geçiyor

ne gün ne hafta ne de yıl bir ömür ziyan geçiyor


bazen mecnûn bazen ferhâd düşmüş gam rûzigârına

dil zencir-i cünûn ile her gün kapından geçiyor


düşünce gam rüzgârına dalıp yâd-ı ruhsârına

kan revân olan kalbime bin tiri müjgân geçiyor


alışırdı gönlüm çoktan dağ-ı firkâtine lakin

bahr-ı melâl hatırımdan zülfi perişan geçiyor


gül sararır bülbül susar hazana döner nevbahar

düşse yolum gülşen anlar bir kalbi virân geçiyor


şehr-i tahammüle düşmez geçse bin şehirden yolum

bilemem yâr kaderimden kaç râh-ı hicrân geçiyor


şerhi gamdır okuduğum leylü nehâr bu bahtımdan

beytül ahzân imiş dünya bir ömür nalân geçiyor


bahar 2012 

sivas

gazel

 zülfün düştükçe yele eyler tarumar beni

saçındaki her tele bağlamışlar yar beni


vurdun dağ-ı hicranı derde yar ettin canı

döktün dilimden kanı ettin ah ü zar beni


ah ile figanımdan yandı dil hicranımdan

sürdün öz vatanımdan yar diyar diyar beni


olmak için bir dem şad beklemem senden imdad

olmuşum gamla abad ko böyle naçar beni


döndüğüm derd-i girdab olalı aşkla harab

vur tiğın işle sevab eyle bahtiyar beni


1997

gazel

şimdengeri bu yaraya vuslatını derman etme

mihman olduğun anlayan gönle gönlüm mihman etme


sermaye-i dildir ahım merhamet zülf-i siyahım

tarumar oldu dergahım bir de sen perişan etme


geçti devr-i leyli mecnun geçti cananım devr-i aşk

bir tutulmaz ikrar için rah-ı aşka peyman etme


bekler iken senden vefa oldum mübtela-i cefa

buse-i lebden bir defa istemem yar ihsan etme


sinede dağ-ı sultanı göreli terk-i tendir can

tende olmayan can için canın bana canan etme


arz-ı hale yok dermanım bir hazin ney-i nalanım

ben böyle sevmişim canım gel bu aşka pişman etme


1997

13 Ağustos 2020 Perşembe

hicret


hüseyn kaya

 

nasıl olsa bir daha yolun düşmez yoluma

nasıl olsa öldürür nasıl olsa bu kahır

ve düşmez nasıl olsa yüzün yüzüme daha

kalsın ağrım altında böyle benimle bu sır

 

sen hayat de ben ağu, araya koyduğuna

sen hayat de varımdan yoğumdan olduğuma

ey gönlüme sığıp da sığmayan hikâyeme

sen hayat de bu acı kıyıya vurduğuma

 

yağmalanmış ömrümün yasını tutuyorum

eşiğinde hicrete açık kapılarının

yalnız ve yabancıyım, üstelik üşüyorum

 

mor dağlara saldığın suskun menekşelerin

ve dağımda patlayan kızıl güllerin için

ve en çok senin için hep en çok senin için

ben seni ağlayarak gideceğim ülkemden

 

yitik düşler, ağustos 2001, sayı: 10


30 Temmuz 2020 Perşembe

geçerken

hüseyn kaya

 

sen baba

sen bilirsin bu öykünün sonunu

işte bu

son yıldızım göğümde bana kalan

ve en sadık havarim

kapımdaki akasya

sen baba

sen bilirsin bu öykünün sonunu

hangi ırmak tükendi hangi çölde bilirsin

hangi çölde unuttum

bu

kavruk yüreğimi

hangi göğün altında yitirdim kaybolanı

sen baba

sen bilirsin

 

bana ne yaşamak de

ne de denizi anlat

hiçbir yerinde böyle

böylece bu hayatın

hiçbir yerinde aşkın

her yerinde acının

ben burda

kaldım baba

 

ben

böyle yaşıyorum

yaşadığımı

böyle

ben böyle geçiyorum geçtiğim ateşlerden


28 Temmuz 2020 Salı

sessiz rüya

hüseyn kaya


hastasın sesinde kuş yorgunluğu

ellerin eylüle yürüyen yaprak

kalbine çiğ düşmüş gözlerin buğu

usanmış içinde ağlayan ırmak

 

saçların yılların selinde yunmuş

silinmiş yüzünden izi baharın

gelip de usulca ruhuna konmuş

ürkek kelebeği uzak dağların

 

yorulduğun yerde bitmiyor dünya

değilmiş ilacı her şeyin zaman

yaşamak dediğin sessiz bir rüya

sözcüklerin kayıp dudakların kan

 

2017 bahar


ortada

hüseyn kaya

 

çözülmüyor  kollarım acının bedeninden

surların önündeyim

suların arkasında

bana

beni böylece anlatın bir ayet ver

 

bitti işte ömrümü çelen çalan bu büyü

şimdi

yaralarımı öpüyorum her gece

bitti hiç söylemeden o sonsuz sessiz ezgi

 

al

nereye istersen savur şimdiden geri

hem yolum hem  yolcuyum

hem dağım hem dağlanan 

hem tufanım hem gemi

 

anasız kuzu gibi kaldı ömrüm ortada

beni hayata değil

beni kendine bağla


masalın bittiği yer

hüseyn kaya

senin de acın sinsin ter kokan muskalara

ve andıkça ağlayan bir yara gibi ağrı

ömrünün eşiğinde kurusun kan izleri

dilinin dönmediği düşlere yor hayatı

 

az gittiğim kadar git uz gittiğim kadar git

sen de tutul geçerken ağudan ırmaklara

tutunduğun dallara erisin avuçların

dökülürken kalbinin ıssız odalarına

 

bilme beni

akıyor iki gözüm önüme

bu imiş unutulan yeminin kefareti





27 Temmuz 2020 Pazartesi

acı dağı

hüseyn kaya

sana bir kere daha acılar adıyorum

bu sızılı

bu kanlı sunağında kalbimin

daha dönmeyesin yar

daha dönüp de beni

dağımda bulmayasın

daha dolayıp beni o yalan sürgününe

karanlık denizlerde

bahanem olmayasın

 

solgun bir al gül gibi

bıraktım eşiğine

daha istemem geri

gözüm önüme aksın

burasında

böylece

yarım kalsın bu masal

kalsın omuzlarımda

kalsın bu acı dağı

daha istemem geri

gözüm önüme aksın

al

yazgıma boyadım

verdiğin

bu hayatı


26 Temmuz 2020 Pazar

dua

hüseyn kaya

 

senin yoksulluğuna durmadı ömrüm daha

daha fukarasıyım göğe bakan yüzümün

buldum değil aradım olsun için yürüdüm

kuş uçmaz kervan geçmez kuytusunda ömrümün

 

dilimde ve yazgımda gizlediğim işaret

senin yarım sözündür benimse yarım yanım

doladım saçlarının karasına günümü

ben göğünde bir bile yıldızı olmayanım

 

külüme tutundukça yeniden yanıyorum

yeniden tutunayım rabbim bir yol ver bana

denizi geçenlerin adımları duadır

ve şiir kanayanın yüregi de bir dua


örtü

hüseyn kaya

 

açmayan iğdelerden

kırgın menekşelerden

anlıyorum sen deme

anlıyorum bitiyor

şimdi her şey ağlıyor inip inip kalbime

şimdi her şeyden uzak

şimdi her uzak şeye

kavlatıp hayatımı toprağı kokluyorum

anlıyorum sen deme

bitiyor anlıyorum

 

yakubuna kokmayan yusufum şimdengeri

ben bu ten kuyusunda kervanlardan saklanan

istemem istemem istemem unut beni

bu karanlık kuyuda ellerim yüzüm katran

 

söylemedim söylemem söylemedim söylemem

anlıyorum kuşlardan anlıyorum bitiyor

kalsın hiç yaşanmamış bu mesnevi içimde

kendi leylimde yittim nur-ı siyah sanarak

ört üstümü acının zifirden örtüsüyle


kaza namazı

hüseyn kaya

 

ben yine gelemedim ve yine döndü dünya

döndü dünya yüzünü nasırlaşan yüzüme

yanlış zamana açan mahcup çiçekler gibi

tutundum titreyerek bana bakmayan güne

 

bahanem bile yok ki biliyorsun halimi

şimdi ne desem sana kelimeler de senin

sulara saçlarını çözen söğütler gibi

eğiliyor kalbim de üstüne rahmetinin