Buruciye Edebiyat Dergisi, Sayı; 2, 2008, Bahar
Gelenek ve Şiir Soruşturması / Gelenek Çağdaş Şiirimize Bir Açılım Kazandırır mı?
1- Çağdaş şairin geleneğe dönmesi ve ondan yararlanması fikri bazı şair ve eleştirmenler tarafından dile getiriliyor. Bazen de kimi şairlerde kullandıkları dil ve imge dolayısıyla geleneğe ait izler aranıyor. Sizce, "geleneğe dönmek" ne anlama geliyor? Gelenekten yararlanmak, bir "geleneğe dönme" biçimi midir? Ne dersiniz?
Geleneğe dönmek ya da dönmeye çalışmak, ondan tamamen kopmuş olma endişesinden kaynaklanan bir çabadır. Bu gün gelenekten uzaklaşıldığı yönünde rahatsızlık bildiren bazı şuara ve üdeba aslında kendi zihninde oluşturduğu, sınırlarını belirlediği ve yalnızca kendisinin hâkim olduğu geleneğin kabul görmemesinden dolayı rahatsızdır ki aslında gelenekle genç sanatçı ve şair arasındaki en büyük engel de farkında olarak ya da olmayarak takınılan bu türden tavırlardır.
Geleneğin her şeyden önce bir düşünme biçimi olarak algılaması gerektiğine inanıyorum. Bu düşünce ekseninden kopan bir sanatkâr hayat tarzından başlayarak bir farklılaşma içinde bulacaktır kendisini. Düşüncede ve hayat tarzında farklılaşan, öncekinden ayrılan şair elbette kendisine yeni kapılar, yeni ufuklar arayacak ve bunu gerçekleştirirken de dönüp arkasına bakma ihtiyacı hissetmeyecektir.
Hülasa, öncelikle gelenek kavramının zihnimizde netleşmesi gerekiyor. Geleneğe dönmek ani bir u dönüşü ile gerçekleşecek bir manevra değildir. Gelenek yalnızca şiir yazarken, söylerken uğranılacak bir eskici, antikacı dükkânı da değildir.
2- Gelenek, belki de biçimden öte içerdiği anlam itibariyle ele alınması gereken bir kavram. En azından bugünden bakınca böyle bir düşünceye ulaşıyoruz. Acaba öyle mi diye de sormak istiyorum? Sizce geleneği belirleyen, formel yapı mı, sözün işaret ettiği anlam mı? Yahut kullanılan dil ve semboller mi?
Yine öncelikle düşünce tarzı olduğunu söylemek zorundayım elbette bunun devamında anlam gelmeli. Dil ve semboller sadece düşüncede sadece bir vasıtadır ancak dilin ve sembollerin aleladeliği anlamına gelmez. En güzel mana en güzel libas ile takdim edilmeli eğer bu yapılamıyorsa manayı paçavralara büründürmenin lüzumu yoktur.
3- Gelenek üzerine konuşunca, hemen tasavvuf kavramı da gündeme geliyor. Tasavvufun geleneksel form içerisindeki yerini nasıl izah edebiliriz? Çağdaş şair tasavvufi birikimden nasıl yararlanacak? Bir yol haritası çizmek mümkün mü?
Aslında baştan beri anlatmaya çalıştığım da bu zaten. Şairin dünyaya bakışı her insan gibi alelade olmaya başladığı andan itibaren gelenekle arasına açmaya başlar şair. Tasavvuf insanın eşyaya bakışını değiştirdiği için yeni bir dünyanın kapılarını aralar ona. Şair ya da sanatçı tasavvufun kazandırdığı bakış açısıyla eşyanın, kendisinin ve hissiyatının hakikatini görmeye, onu anlamlandırmaya çalışır. Bu çabanın ve sıkıntının içindeyken şairin çaldığı her kapı, baktığı her yüz, ona işaret edilen her yol, onun gelenekten faydalanması; vardığı her netice ise geleneği yeniden yorumlamasıdır diyebiliriz.