mehmet aycı
Bir dağ gülümseyerek gelir. Depremli ve sessiz…
Dağ gibi oluşu sadece dış görünüşünün, boylu poslu, en az üç
adam cüssesine sahip oluşunun tavsifi değil aslında… Gönül yüceliği de dâhil
buna, başından duman eksik olmaması da. Hayatı acıyla kanatlandırıp değme
insanın cesaret edemediği yalçınlıklarda uçurtma niyetine uçurması da. Yanında
yürürken, otururken, konuşurken, bütün bunlar olmasa bile dünyada bulunmasının
verdiği güvenin “dağ gibi” olması da tanımlayamaz. Şairin dediği gibi onu da
ufalayan rüzgâra pek aldırış etmemesi de. Böyle bir âdemdir.
Yıllar öne Rüzgâr diye bir dergi çıkardı. Dergi ayda bir
edebiyatseverlerin posta kutusuna kanatlanırken, kendi yüreğiyle, kendi
samimiyetiyle birlikte aynısız sofrası etrafında buluştuğu dostlarının
selamını, sıcaklığını da sarardı sarı sayfalara…
Sıcaklık demişken, insanlık buz tutmuyorsa şayet,
saçaklardan sarkan buzlar gibi kırılıp dökülmüyorsa inceliklerimiz, sayesinde
insanlığımızısıcak tuttuğumuz kişilerden biridir.
Sonra Sühan mecmuasını çıkardı.
Kaşında eski harflerle “bu da geçer ya hu” yazılı bir yüzük
parmağında ve parmağımızda. Esasında kalbinin on parmağında da aynı yazılı
yüzük var. Yazıklanma, şikayetlenme yok, derin bir teslimiyetin adamı.
Teslimiyet derin, evet… Yoksa insan başlı başına bir
yazıklanmadan ibaret ve acıyı, çektiğimiz başka tanımsızlıkları
dönüştürdüğümüz, sağaltan, onaran, kapı açan bir şekle büründürdüğümüz ölçüde
teslim oluyoruz. Boyun eğmeyen bir teslimiyeti var şairin.
Sözü üşütmemek için elbiseler diktiği oluyor
Şair. Şiirlerinin bir kısmı Çekil Gideyim Hayat adıyla
kitaplaştı.
Denemeleri Çırpınıp İçinde Döndüğüm Deniz adıyla…
Edebiyat muallimi. Yazıp söyledikleri biraz da barajın
patlamaması için hani bir miktar suyu sürekli dışa vermesi gerekir ya, öyle.
Ruhundaki parmak izlerini öperek taze tutuyor varlığını.
Bir yalnızlık saklama ustası… Yürürken, düşmek üzereyken
yalnızlığı da kendi koluna giriyor. Sözü üşütmemek için elbiseler diktiği
oluyor, sözü terletmemek için soyup bahçeye çıkardığı…
Zorunlu lensi hariç bakışları maskesiz…
Yüzü de bir dağ… Sadece yüzünün meymenetine yaslanmak bile
bir adaya çekilmek kadar huzur verici.
Hüseyin Kaya bu, kardeşimiz. İyi biliriz.
kaynak: www.dunyabizim.com,
27 Aralık, 2012