fatma esti
kaynak:
berceste dergisi, s.65, kasım, 2007.
Attila İlhan, bir şiirinde der ki: sevmek kimi zaman rezilce korkuludur/insan bir akşamüstü ansızın yorulur/tutsak ustura ağzında yaşamaktan. Kesin bir gerçektir hayatın çoğu insan için korkulu bir tutsaklık olduğu. Hükmünü acımasızca kullanan, ezen, kaygı veren, değiştiren bir tutsaklık. Bu anlamda Hüseyin KAYA’nın ilk şiir kitabı hayatın hükmünü hiçe sayan, kurallarını geçersiz kılan, hüznü ve kaygıyı bilgece bir hamleyle görkemli bir zenginliğe çeviren bir kitaptır.
Lamure yayınlarından çıkan ÇEKİL GİDEYİM HAYAT, kapak resmiyle de ilginç bir kitap. Ön kapakta bulunan çizgilerle dolu bir ağaç gövdesi ters bir simetriyle arka kapağa da yerleştirilmiş. Bu kapak resminin ne denli isabetli bir seçim olduğunu anlamak için şiirleri okumak yeterli.
Kitaptaki şiirler Hüzünler Evi ve Kervanlardan Saklanan adlı iki bölümde toplanmış. Birinci bölümde on sekiz, ikinci bölümde on iki şiir bulunuyor. Her iki bölüme de adını veren başlıkların altında Hz. Muhammed’in sözlerine yer verilmiş ki bu sözlerin seçiminde de ince duyarlık kendini gösteriyor.
Kitabın tanıtım şiiri olarak seçilen ÇÖL şiiri zaten şairin bütün birikimini bir çırpıda özetliyor. Yoğun bir duygusallık, hüzün ve melankoli kitaptaki tüm şiirlerde olduğu gibi bu şiirde de açıkça hissediliyor. Yılgın bir yüreği sürükleyen şair; hayatı sanki bir engel, bir ayak bağı olarak görüyor. Hayatın yükünden kurtulmak güçlü bir istek şeklinde açığa çıkıyor.
yeniden yaşasaydım dediğim bir günüm yok
çekil gideyim hayat çekil gideyim senden
Fakat, şair hayatın öyle içindedir ki bu içindelik onu sıradan insanlardan ayırır. Zaten ona ayak bağı olan hayatı terk etmek istemektedir şair. Belki açıkça görülmeyen bir mücadelenin tam ortasındadır.
hem yolum hem yolcuyum
hem dağım hem dağlanan
hem tufanım hem gemi
O nedenle bağlanmak istediği hayattan daha anlamlı, daha kalıcı bir
yerdir:
beni hayata değil
beni kendine bağla
Hayatın onca karmaşasının ortasında bu kaygılı kargaşadan kurtulmak
istemektedir:
ayağımın altından kayıp giden hayata
verme beni bir daha
Şair hayatla ilgili belki de en büyük en acı aldanışını ustaca anlatıyor. Bu
aldanış aslında her insanın çoğu zaman farkında olmadan yaşadığı bir durumdur.
Hüseyin KAYA’nın dizeleri pek çok insanın hikâyesini barındırıyor.
ben sandım ki kısadır geçer hayat dediğin
heyhat ömrüm içindi sıralı sıradağlar.
Hayatın sunduklarını bir derviş edasıyla taşıyan şair, gündelik hayat
kaygılarından kurtulmanın rahatlığını yaşıyor. Evet! Aldandığı, kırıldığı ve
acı çektiği doğrudur. Ama bu aldanış hayat karşısında şaire bir üstünlük
kazandırmıştır aynı zamanda. O, hayatın ağır sınavlarını bertaraf etmiş olgun
bir yürekle seslenmektedir şimdi:
kandım
bir daha kanmam
kanmam artık rengine
sen kayıp gitmiyorsun ellerim arasından
seni ben atıyorum kendimden ötelere
seni ben
ey yaşamak
Saklanan kitabın ikinci bölümünün adıdır. Bilindiği gibi
kervanlar ticareti sağlayan katarlardır. Yani değerli eşyaları alıcılara
ulaştırır. O halde şairin kervanlardan bile saklayacak kadar değerli neyi
olabilir. Tabiki, hiçbir maddi imkânla kazanamayacağı yaşanmışlıkları ve bu
yaşanmışlıklardan beslenen şiiri.
şimdi öyle bir ömrün ortasındayım
bu yürek unutulmuş bir duanın yetimi
ve yetimi bu şiir büyük ıssızlığımın
Hayatın çetin sınavlarından kalbi duyarlılığını kaybetmeden çıkan şair için
kazanımları elbette kervanlardan saklanacak kadar değerlidir. Çünkü her tecrübe
için ağır bedeller ödemiştir.
bir tarafım yanmadan yürümez mi bu gemi
hüznü bir bayrak gibi çekmesem gözlerime
İkinci bölümde yer alan kıyısız denizin küçük masalı adlı şiir, okuru
ruh ülkesinin engin coğrafyasına çekecek hoş bir sürpriz özelliği de taşıyor.
Aslında pek çok insan şairin yaşadıklarını yaşamaktadır. Ama pek az insan
hayatı okuyup kendi yorumunu oluşturabilir. Bu anlamda Çekil Gideyim Hayat
şairin ruh hasadını serdiği harmandır.