13 Temmuz 2025 Pazar

bitirmenin güzelliği

cevat akkanat
yayın tarihi: çarşamba, 30 nisan 2008

Beş sene önce tam da bu mevsimde ilk sayısı ile okurlarını selamlayan Sühan, elinizde tuttuğunuz sayı ile ağır aksak yürüyüşünü nihayete erdirmiştir.

Sühan dergisi, Dergiler, Gâvur Dostlarımız, Yenge, Oyuncak, İstasyon, Dede, Sivas gibi özel sayılarından sonra "Tamam-ı Sühan" (Özel) sayısı ile yayın hayatına nokta koydu. 18 sayı yayımlanan dergi, bundan sonra "ne Sühan ismiyle, ne de başka bir isimle" geri dönmeyecek.

Derginin "Tamam-ı Sühan" sayısında, konuyla ilgili yazılar yer alıyor. Kapanma kararını aylar önce yazarlarına duyuran dergi, bünyesinde, onların "veda" niteliği taşıyan hüzünlü satırlarını taşıyor. 

Sühan'ın son sayısında bendenize ait bir yazı da yer alıyor. "Hülasa: Sühan " başlıklı bu yazımı, Sühan'ın her şeyi olan değerli kardeşim şair Hüseyin Kaya nın müsaadesiyle buraya alıyorum:

*

Sühan, "benim" diyebileceğim ve "Üç Beş Dergi, Üç Beş Hayat " tanımlaması içinde değerlendirmekten gurur duyacağım dergilerden birisi

Çok değil, daha üç yıl olmuş Sühan ın "dergiler" özel sayısı yayınlanalı. Ocak-Şubat 2005, 10. Sayı. Başlığını "tırnak" içinde yukarıya çıkardığım yazımı Sühan ın bu nüshasından okuyabilirsiniz.

Söz konusu yazımda bir zamanlar "mutfağında" bulunduğum dergilerle ilgili gönül bağlarımı açıklamış, bu dergilere ömür vermiş olduğumuz yol arkadaşlarımla ilgili hatıraları yad etmiştim: Bireşim, Yoğunluk, Nitelik, Kırağı, Seviye, Karçiçeği dergileri ve onları yaşatan "ölümsüz" arkadaşlarım

O yazımda, yayınladığım ve yayınlamaya devam edeceğimi düşündüğüm Likâ ya temas etmeyeceğimi bildirmiştim. Onun "hâlâ cephe de olduğu"nu da aynı yazının son cümlesinde özellikle belirtmiştim. Artistik bir cümle olarak müthişti bu. Zira Likâ o zamandan bu yana bir daha yayınlanamadı. Bunun gerekçesini işbu yazımız içinde ister istemez zikredeceğiz, fakat Likâ ya münasip gördüğümüz artistik pozun o haliyle devam edeceğini, yani ki bizden onunla ilgili olarak beklenebilecek bir "veda" yazısına burada da imza atmayacağımızı da belirtelim

"Söz"ü bu noktada tekrar "Sühan"a avdet ettirmeliyim. Ben ve aynı sayıda yer alan yazar arkadaşlar, bilebilir miydik birkaç yıl sonra Sühan için de duygu dolu bir "veda" yazısı yazacağımızı (Gerçi benimkinde duygu sallık pek bulamayacaksınız ama )

Türkçe nin güzel bir deyimi vardır: "Sözden subandan (sühandan) anlamak" diyedir. Genellikle cahil beşer için, menfî bir nidayla kullanılır: "Sözden sühandan anlamıyor!" denilir. Şimdi, biliyorum, sözden sühandan anlamayanlarla başım derde girecek. Öyle ya,  burada sözümü ne kadar "Sühan"la süslesem,  aynı beşer güruhu, anlamamayı tercih edecek Bu yüzden, sözümü sühanımı kısa kesmem gerekecektir, ki bu aynı zamanda Sühan ın kalitesini anlatmak için fazla lakırdıya gerek olmadığı içindir

"Sühan ın kalitesi"ne dair bir dizi örneğe girişmenin bir anlamı yok elbet! Onun, edebiyat "yiğido"suna harman yeri olduğunu sayfaları arasında yaptığınız okuma gezintilerinden anlamış olmalısınız. Böylesi bir seyahati şimdiye kadar yaşama bahtını tadamamışlar için vakit geçmiş sayılmaz elbet: Sühan ın 18 sayılık külliyatı, Türk edebiyatının tahtına oturmuş, onları bekliyor

Böylece, Sühan da ortaya konulan edebî tavır ve tarzın mahiyetine dair tafsilata girmeyeceğimi açıklamış oldum. Bununla birlikte, Sühan la anılması gereken ve büyük bir ihtimalle benden başka kimsenin değerlendirmeye almayacağı önemli bir duruma temas etmekten kendimi alamayacağımı belirteyim. İşte bu aşamadayız.

Bu önemli durum, 6 Haziran 2004 te kabul edilen ve 26 Haziran 2004 te yürürlüğe giren 5187 Sayılı (yeni) Basın Yasası nın basın yayın dünyasında açtığı tahribatlardan ötürü takınılan tavırdır. Söz konusu yasayla, işini bir yolla halleden ensesi kalınların dışında, pek çok dergi kapanma noktasına gelmiş yahut cezalı duruma düşmüştü. Yasa koyucunun keyfiyetine karşı itiraz edebilecek güçte zannedilen basın yayın organlarının ve kültür, sanat, basın, yayın âlemlerini temsil eden birtakım derneklerin (Haydi isim vereyim: Basın Konseyi, Türkiye Yazarlar Birliği, Edebiyatçılar Derneği, Memur Sen, Gazeteciler Cemiyeti, vs.) seyirci kaldığı olumsuz gelişmeye, Sühan ın ileri uçta olduğu birkaç dergi ve bu dergileri yayınlayan arkadaşlar tepki göstermiş ve durum kamuoyunun dikkatine sunulmuştu. 2004 Eylül ünün ortalarına doğru yapılan faaliyet, Sühan  (Hüseyin Kaya) öncülüğünde başlamış, Likâ adına Cevat Akkanat ve Viranşehir Memleket dergisi adına Eyyüp Azlal onunla ortak hareket etmişlerdir.

Şu halde, Sühan ın sayfalarında olup bitenlerle ilgili tespitlerden ziyade, basın yasasının getirdiği olumsuzluklara karşı takındığı tavrı dikkate sunuş amacım, derginin (veya dergiyi çıkaran Hüseyin Kaya nın) bu konuda yaptığı hamlenin kaydını ilk ve son kez Sühan ın sayfalarına düşmektir. Şöyle ki, derginin 8. Sayısından sonra yürürlüğe giren söz konusu basın yasası, Sühan ın 9. Sayısını birkaç ay geciktirmiştir. Derginin 9. Sayısında bu meseleyle ilgili malumat verilmez. (Böyle tevazu olmaz tabii ki!) Sadece kapaktaki sunuş yazısının başlığında "bu dergi, o dergi değildir heveslenmeyin" denilir. Çünkü iki sayı arasındaki sürede adı geçen yasanın zorlayıcı maddeleriyle ilgili birtakım önleyici çalışmalar yapılmıştır.

Şimdi, kendisinde ve hatta birkaç internet medyası ve gazete haberi dışında yazılıp çizilmeyen bu durumu, neden burada gündeme getirdiğim daha iyi anlaşılmıştır.

Söz bu aşamaya geldiğine göre, Sühan ın dikkatlere arzettiği meselenin, "Açık Mektup"  başlığıyla basına yansımış olduğunu belirtelim. Söz konusu duyuruda yeni basın kanununun bir tür sansür vasıtası olduğu özellikle vurgulanmış, ayrıca, oluşan menfî manzaranın ortadan kaldırılması için çözüm önerileri sunulmuştu.

Sühan ın (ve Likâ ile Viranşehir Memleket dergilerinin) ilk adımıyla kaleme alınan ve internet ortamında imzaya açılan "Açık Mektup"a daha sonra Varlık, Ay Vakti, E, Kaşgar, Kitap Haber, Şiiri Özlüyorum, Ada, Yom Sanat, Yasak Meyve, Gonca, Orkun, Edebi Pankart, Editör, Vesvese, Toplumsal Tarih, Arkeoloji ve Sanat, Kavram ve Karmaşa gibi dergiler destek vermişti.

Görüldüğü gibi, Sühan, içeriğindeki kaliteli ürünleriyle olduğu kadar, takındığı toplumsal ahlâkîlikle de merkez (İstanbul) dergilerinin önüne geçmiştir.

Sühan ı uğurladığımız bu son sayıda onun adına, "övünmek gibi olsun" diyor ve farklı bir yönünü tarih sayfalarına kaydediyorum.

*

NOT: Sühan a ulaşmak tabii ki hâlâ mümkün. huseynkaya@gmail.com; www.suhandergisi.com ve 0505 351 54 11 gibi iletişim yolları Sivas a ve Sühan a çıkmaya devam ediyor.
P. K. 205, Ulucami, BURSA - www.cevatakkanat.blogcu.com

kaynat: milli gazete

Hiç yorum yok: