konuşturan:
yılmaz yılmaz
Sivas’tan
ses veren ve edebiyatın gündemine oturan birbirinden güzel özel sayıları ile
yürekleri fetheden, hiç şiir yayınlamayarak ilginç bir çıkış yapan efsane
deneme dergisi Sühan’ın süvarisi Hüseyin Kaya ile konuştuk. Kaya, yeni bir
dergi için göz kırpıyor. Hem Sühan’ı hem eğitim dünyasında yaptığı güzel işleri
sorduk.
Her
dönemde kendime yakın hissettiğim bazı dergiler var ve bu dergiler sayesinde
bahsettiğiniz hasretini az da olsa giderebilmek mümkün. Yeni bir dergi arzusu
dergiciliğe bulaşan herkeste klasik ifade ile tedavisi pek de mümkün olmayan
bir hastalıktır. Bazen aklıma bir kelime geliyor, bundan güzel dergi ismi olur,
diyerek not alıyorum bir kenara. Farklı bir font ya da kağıt gördüğümde ilk
aklıma gelen yine bu kağıt, bu font bir dergide nasıl durur, diye düşünmekten
kendimi alamıyorum.
Şu vakitler ufukta beliren bir dergi var yakın arkadaşlarla istişare halindeyiz
ancak ortaya çıkmadan bir şeyler söylemek de çok doğru değil.
Fakültedeki
derslerin daha zevkli geçtiğini söyleyebilirim. Üniversite öğrencileri lise
öğrencilerine göre daha rahat ve daha algıya açık. Fakültede dersler “ders”ten
ziyade bir etkileşim süreci olarak geçiyor. Lisedeki çocukları sınav ve
müfredat kıskacı olumsuz etkiliyor, hür düşünceden uzak tutuyor. Aynı kıskaç
içinde öğretmenlerin de hareket alanlarının daraldığını düşünüyorum. Hülasa,
üniversitede ders ve eğitim kelimelerinin altını daha rahat doldurabildiğime
inanıyorum.
Lisede hareket alanımızın dar olduğunu belirttim fakat üniversitede öncelikle
öğrencilerin seviye gruplarına göre uygulamalar, çalışmalar yapıyorum.
Dersi sevdirme hususunda ilk haftadan sonra ben devreden çıkıyorum, kitapları
okuyanlar okumayanlara şiddetle tavsiye ediyor, filmleri seyredenler
seyretmeyenlere tavsiye ediyorlar, yurtlarda, öğrenci evlerinde filmler,
kitaplar için ortamlar oluşturuyorlar. Neredeyse herkesin söyleyeceği üç beş
kelime oluyor yapılmasını istediğim faaliyetlerle ilgili.
Gençlere benim istediğim bir noktayı değil de kendi yükselebilecekleri
noktaları işaret ediyorum. Her hafta bir kitap ve yazarı üzerine hazırlık
yaparak geliyorlar derslere. Türk ve dünya edebiyatından yükte hafif pahada
ağır eserler seçiyoruz. Kitapların yanı sıra filmlerden, dergilerden
bahsettiğimiz dersler de oluyor. Sesli kitap, fanzin hazırlatıyorum mesela…
Derslerde film izletmenizin amacı nedir peki?
Filmleri derslerde izletmiyorum, öğrenciler kendi ortamlarında izliyorlar
filmleri ve derslerde bu filmlerin müzakeresini yapıyoruz. Çoğunlukla mesleki
alanda gençlerin etkileneceklerini düşündüğüm filmleri ve edebiyat
uyarlamalarını dâhil ediyorum listeye. Cennetin Rengi, Black, Reis Bey, Suç ve
Ceza, Sefiller, Ölü Ozanlar Derneği, Patch Adams gibi filmler… Kitapların
kapısını açamayan ya da tüm çabamıza rağmen sevmeyen öğrencilere en azından
böyle bir kapıyı da aralık bırakmış oluyorum bu yöntemle. Bazen filmler
kitaplardan daha etkili oluyor. Kitaplardan kaçanlar filmlere yakalanıyor
anlayacağınız.
Kınaladığınız, bu öğrenci gelecek vaat ediyor dediğiniz öğrenciler var mı? Bunlar için özel olarak bir şey yapıyor musunuz?
Her şubede birkaç öğrenci oluyor mutlaka. Bu gençler derslerden artakalan
vakitlerde mutlaka kitaplar, filmler, yazarlar, şairler, dergiler üzerine
muhabbetimiz oluyor. Dergilere, internet sitelerine yönlendirdiklerim oluyor.
Bazıları illa kendi dergilerini çıkarmak istiyor ve çıkarıyor. Onların da
ihtiyaç hissettikleri her durumda yanlarında olmaya gayret gösteriyorum.
Şiir akşamlarına değinmek istiyorum. En son Maraş şiir akşamlarına katıldınız. Bu etkinliklerden maksat hasıl oluyor mu? İlgi, hem katılımcılar hem dinleyiciler açısından, yeterli mi?
Bu tür programlardan ne beklediğinize bağlı biraz bu sorunun cevabı… Maksadınız
muhabbet ise bu türden programlarda kesinlikle maksat hasıl oluyor. Tanıştığım,
muhabbet etme imkânı bulabildiğim ağabeylerle, dostlarla çoğunlukla bu türden
programlar sayesinde bir araya geldik.
Dinleyiciler açısından da elbette kazançlı oluyor programlar. Şairlerle
tanışma, muhabbet etme, kitaplarını imzalatma imkânı buluyor onlar da. Her
şehirde şiire, edebiyata hevesli bir grup genç oluyor program sonrası çay içmek
için bekleyen. Onlarla tanışmak ve muhabbet etmek de ayrı bir güzellik.
Şiir akşamları olmalı mı, olmamalı mı yahut nasıl olmalı sorusunu pek çok
arkadaşla defalarca konuştuk, tartıştık. Hatta maksada hizmet etmediği
düşüncesiyle dört beş yıl uzak durdum şiir gecelerinden. Kalabalıkla şiire,
edebiyata… Sanata doğrudan hizmet edilemeyeceğini geç anladım biraz. Dostluk ve
muhabbetten fazla bir şey beklememek lazım hâsılı bu programlardan.
Şiir programlarının maksadını aştığı ya da maksadına hizmet etmediği durumlar
vardır elbet. Su-i emsal misal olmaz düsturunca o tür mevzulardan bahsetmek
istemem doğrusu.
Son olarak… Çekil Gideyim Hayat 2006’da çıktı. Yeni bir şiir kitabı için çok bekleyecek miyiz, var mı bir hazırlık?
Şiir hususunda tembelim. Yılda dört, beş şiir ancak tamamlayabiliyorum. 2013’te
inşallah küçük bir şiir kitabı daha yayımlamak nasip olur diye ümit ediyorum.
Teşekkür
ediyoruz, bekliyoruz efendim.
kaynak:
www.on5yirmi5.com
19
temmuz 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder